Üniversitede okurken yaz döneminde üniversite ara verdi. En az üç ay boşum.
Baba evine geldim tabi.
Boşum. Can sıkıntısı var, internet yok, sosyal medya yok, oyalayacak hiç bir şey yok.
Bana ve kardeşlerime tek maaş babam bakıyor (Allah razı olsun, Allah rahmet etsin).
Bir iş olsa da çalışsam diyorum. Diyorum ama tecrübe yok, dar çevre var. Nereden iş bulacağım.
Neyse, komşumuz kalfa, inşaatlarda çalışıyor, yanında da 5-10 kişi çalıştırıyor. Beni de hiç tanımıyor.
Evin önünden geçerken annem seslendi;
- Adnan'ı da çalıştırsan diye.
Adam da hemen kabul etti. Adam lazımmış zaten.
Ücret? Belli değil, boş duran adamım zaten. Elbette bir şeyler verir. Ne verse kardır.
Yarın sabah hazır ol, ben seni alırım dedi.
Ertesi sabah aldı beni, külüstür bir arabayla inşaat alanına götürdü.
Arabayı aşağılamıyorum. O dönem için külüstür de olsa araba arabadır.
Hem araba külüstür ama sonuçta o bile yok bizde :)
İnşaat alanında diğerleri çalışıyor, herkes yapacağı işi biliyor. Bana da iş bulması lazım.
- Gel dedi. Şu demirleri bağla.
Yaptığım iş kare şeklinde bükülmüş demir çubukları telle bağlamak.
Bağlamaya başladım, bir iki saat sonra baktım bükülü demirler bitti.
Başımda da kimse yok, boş duracak değilim ya.
Gittim oradan aynı kalınlıktaki demirleri aldım, boru ile iki çubuk arasına sıkıştırarak bükmeye başladım.
Büktüklerimi tekrar bağlıyorum derken 2-3 hafta geçti.
Yapacak çok iş var ve kalfa müdahale etmediği sürece soru sormuyorum. Kendim inisiyatifimi kullanarak kendi işimi bir şekilde yapıyorum.
Bir gün kalfa çalışırken kalfa yanıma geldi.
- Sen dedi. Çok iyi çalışıyorsun, kafan da çalışıyor, şimdiden ustasın. Biraz daha zaman geçsin, seni kalfa yapacağım.
Normalde yorum yapmıyordum ama bu sözü üzerine bir taraftan çalışırken diğer taraftan da yanıt verdim.
- Hayır kalfa olmak istemiyorum. Ben mühendis olacağım.
Güldü, ama alay etmedi.
- O kadar da değil. Olsan olsan kalfa olursun. Mühendis olmak için okumak lazım.
Üniversitede mühendislik okuduğumu bilmiyormuş.
Ben de bir şey demedim.
Oradaki iş bitti.
Bir iki hafta sonra başka bir iş için beni çağırmak istediğinde annem söylemiş "Üniversitede okuyor" diye.
Sözün özü;
Temiz bir iş olsun, pis bir iş olsun,
Ağır bir iş olsun, hafif bir iş olsun,
Düşük ücretli bir iş olsun, iyi kazançlı bir iş olsun fark etmez.
Ne iş yaparsanız yapın, yaptığınız işin en iyisini yapmaya çalışın.
Er veya geç bir şekilde ilerlersiniz.
Baba evine geldim tabi.
Boşum. Can sıkıntısı var, internet yok, sosyal medya yok, oyalayacak hiç bir şey yok.
Bana ve kardeşlerime tek maaş babam bakıyor (Allah razı olsun, Allah rahmet etsin).
Bir iş olsa da çalışsam diyorum. Diyorum ama tecrübe yok, dar çevre var. Nereden iş bulacağım.
Neyse, komşumuz kalfa, inşaatlarda çalışıyor, yanında da 5-10 kişi çalıştırıyor. Beni de hiç tanımıyor.
Evin önünden geçerken annem seslendi;
- Adnan'ı da çalıştırsan diye.
Adam da hemen kabul etti. Adam lazımmış zaten.
Ücret? Belli değil, boş duran adamım zaten. Elbette bir şeyler verir. Ne verse kardır.
Yarın sabah hazır ol, ben seni alırım dedi.
Ertesi sabah aldı beni, külüstür bir arabayla inşaat alanına götürdü.
Arabayı aşağılamıyorum. O dönem için külüstür de olsa araba arabadır.
Hem araba külüstür ama sonuçta o bile yok bizde :)
İnşaat alanında diğerleri çalışıyor, herkes yapacağı işi biliyor. Bana da iş bulması lazım.
- Gel dedi. Şu demirleri bağla.
Yaptığım iş kare şeklinde bükülmüş demir çubukları telle bağlamak.
Bağlamaya başladım, bir iki saat sonra baktım bükülü demirler bitti.
Başımda da kimse yok, boş duracak değilim ya.
Gittim oradan aynı kalınlıktaki demirleri aldım, boru ile iki çubuk arasına sıkıştırarak bükmeye başladım.
Büktüklerimi tekrar bağlıyorum derken 2-3 hafta geçti.
Yapacak çok iş var ve kalfa müdahale etmediği sürece soru sormuyorum. Kendim inisiyatifimi kullanarak kendi işimi bir şekilde yapıyorum.
Bir gün kalfa çalışırken kalfa yanıma geldi.
- Sen dedi. Çok iyi çalışıyorsun, kafan da çalışıyor, şimdiden ustasın. Biraz daha zaman geçsin, seni kalfa yapacağım.
Normalde yorum yapmıyordum ama bu sözü üzerine bir taraftan çalışırken diğer taraftan da yanıt verdim.
- Hayır kalfa olmak istemiyorum. Ben mühendis olacağım.
Güldü, ama alay etmedi.
- O kadar da değil. Olsan olsan kalfa olursun. Mühendis olmak için okumak lazım.
Üniversitede mühendislik okuduğumu bilmiyormuş.
Ben de bir şey demedim.
Oradaki iş bitti.
Bir iki hafta sonra başka bir iş için beni çağırmak istediğinde annem söylemiş "Üniversitede okuyor" diye.
Sözün özü;
Temiz bir iş olsun, pis bir iş olsun,
Ağır bir iş olsun, hafif bir iş olsun,
Düşük ücretli bir iş olsun, iyi kazançlı bir iş olsun fark etmez.
Ne iş yaparsanız yapın, yaptığınız işin en iyisini yapmaya çalışın.
Er veya geç bir şekilde ilerlersiniz.
Benzer bir hikayede bende var.
Yıl 1979, üniversiteyi kazanıp, Karabükten İstanbula geldim.Eylülde okula başladım,sınıf arkadaşlarımla tanış olduktan sonra,öğleden sonra çalışabileeğim bir iş aradığımı söyledim.Lalelide bir muhasebe bürosuna yönlendirdi bir arkadaşım.
Mali müşavir İrfan abi, benimle bşraz sohbet ettikten sonra bana, seni gözüm tuttu,akıllı bir çoçuğa benziyorsun,ne kadar maaş istiyorsun diye sordu.
Benim size maaş söylemem doğru olmaz, ben size ne faydam olabileceğini ölçecek ve değerlendirecek durumda değilim, siz ne takdir ederseniz dedim ve ertesi günü işe başladım.Bşr ayın sonunda ogünkü asgari ücretin yarısını verdi.Ben birinci sınıfı bitirine kadar orda çalıştm.Bu arada unuttum yazmayı; işletme okudum.
Yaz tatilinde izin alıp memlekete gittim, 2. sınıfa başladığımda, İrfan abi beni tekrar çağırdı, yine yarım gün gel dedi, tamam gelirim,yarım gün çalışır taö gün maaş isterim dedim, çünkü artık satacak bir tecrübem vardı…
Nafiz Coşkun
01/01/2025