Geçtiğimiz yüzyılda bir iş yerinde çalışırken, Alman müşterimizden bir kaç personel geldi.
Bir tanesi ile benim ofiste konuşuyorum.
- Çalıştığın yerde ne iş yapıyorsun?
- Ben IT uzmanıyım.
İlgimi çekti, ben o zamanlar yazılım yapıyorum, sevmesem de donanımdan da anlıyordum, sistemden de iyi anlıyordum (sonradan MCSE eğitimleri verdim) hiç bir zaman IT uzmanıyım demedim.
Karşında bir uzman oturunca, bir de konuyla ilgili olunca, zaten bilgiye açız o zamanlar internet de yok.
Ne öğrensem kardır, deyip sonuna kadar sorgulayacağım elbette.
- Ben de biraz bilgisayardan anlıyorum, siz ne(ler) biliyorsunuz?
- Ben Oracle biliyorum.
Oracle dediğin genel olarak bir veritabanı o zamanlar.
- Yani Oracle veritabanını mı biliyorsun?
- Evet.
Bana yetmedi, başka ne biliyorsun diye devam ettim.
- Oracle biliyorum başka bir şey bilmiyorum.
Eee? Yalnız Oracle biliyorsun da IT uzmanıyım mı diyorsun diye düşündüm ama bir şey diyemedim.
Biraz daha sorguladım, Oracle'ın da administration tarafını değil, yalnız SQL kısmını biliyormuş.
Ama orada uzman.
O zamanlar biraz tuhaf geldi açıkçası. Kendimi daha üstün gördüm ama.
Oranın gerçekleri var, buranın gerçekleri var.
-------- 0 ---------
Yine geçen yüzyılda bir iş yerinde çalışan bir makine mühendisi arkadaş programlama öğrenmek istiyor ve beni sürekli sıkıştırıyordu.
Çalıştığımız işyeri de öğlenleri müsait.
Gel dedim sana bir iki hafta öğlenleri ders vereyim.
Bir iki hafta kadar eğitim verdim programlama konusunda.
Artık algoritmayı verdiğinde programını yazabilecek düzeye geldi ama istediğim gibi değil.
Hayal gücünü kullanıp kendisi özgün bir şeyler üretmekten uzak.
Yani konuşmayı biliyor ama şiiri nesir gibi okuyor diyelim.
Neyse bir iki ay sonra arkadaş işten çıktı. Sonra da bir buçuk yıl kadar haber alamadım kendisinden.
Nereye girdi, ne iş yapıyor bilmiyorum.
Derken Pendik çarşıda denk geldim kendisine.
Hoş beş derken sordum nerede çalışıyorsun, ne iş yapıyorsun diye.
Bana Amerika'da çalıştığını ve programlama yaptığını söyledi. Türkiye'ye tatile gelmiş.
- İyi de oğlum sen programlama bilmiyorsun ki?
- Ya sana göre öyle, ama orada çok değer veriyorlar bildiklerime.
- Hem buradaki gibi değil, orada işler çok uzun sürüyor. Buradaki gibi insanları sık boğaz etmiyorlar, o kadar zaman içerisinde bir şekilde işi bitiriyorsun. Ee parası da iyi...
Oranın gerçekleri var, buranın gerçekleri var.
Aradan geçen zaman içerisinde elbette çok şey değişti ama değişmeyen ve bu yazıya konu olan şey şudur;
Yurt dışında dar bir alan da olsa uzmanlığa önem verilir, Türkiye'de ise az da bilsen çok farklı alanlarda bilgi sahibi olman gerekir.
Bir tanesi ile benim ofiste konuşuyorum.
- Çalıştığın yerde ne iş yapıyorsun?
- Ben IT uzmanıyım.
İlgimi çekti, ben o zamanlar yazılım yapıyorum, sevmesem de donanımdan da anlıyordum, sistemden de iyi anlıyordum (sonradan MCSE eğitimleri verdim) hiç bir zaman IT uzmanıyım demedim.
Karşında bir uzman oturunca, bir de konuyla ilgili olunca, zaten bilgiye açız o zamanlar internet de yok.
Ne öğrensem kardır, deyip sonuna kadar sorgulayacağım elbette.
- Ben de biraz bilgisayardan anlıyorum, siz ne(ler) biliyorsunuz?
- Ben Oracle biliyorum.
Oracle dediğin genel olarak bir veritabanı o zamanlar.
- Yani Oracle veritabanını mı biliyorsun?
- Evet.
Bana yetmedi, başka ne biliyorsun diye devam ettim.
- Oracle biliyorum başka bir şey bilmiyorum.
Eee? Yalnız Oracle biliyorsun da IT uzmanıyım mı diyorsun diye düşündüm ama bir şey diyemedim.
Biraz daha sorguladım, Oracle'ın da administration tarafını değil, yalnız SQL kısmını biliyormuş.
Ama orada uzman.
O zamanlar biraz tuhaf geldi açıkçası. Kendimi daha üstün gördüm ama.
Oranın gerçekleri var, buranın gerçekleri var.
-------- 0 ---------
Yine geçen yüzyılda bir iş yerinde çalışan bir makine mühendisi arkadaş programlama öğrenmek istiyor ve beni sürekli sıkıştırıyordu.
Çalıştığımız işyeri de öğlenleri müsait.
Gel dedim sana bir iki hafta öğlenleri ders vereyim.
Bir iki hafta kadar eğitim verdim programlama konusunda.
Artık algoritmayı verdiğinde programını yazabilecek düzeye geldi ama istediğim gibi değil.
Hayal gücünü kullanıp kendisi özgün bir şeyler üretmekten uzak.
Yani konuşmayı biliyor ama şiiri nesir gibi okuyor diyelim.
Neyse bir iki ay sonra arkadaş işten çıktı. Sonra da bir buçuk yıl kadar haber alamadım kendisinden.
Nereye girdi, ne iş yapıyor bilmiyorum.
Derken Pendik çarşıda denk geldim kendisine.
Hoş beş derken sordum nerede çalışıyorsun, ne iş yapıyorsun diye.
Bana Amerika'da çalıştığını ve programlama yaptığını söyledi. Türkiye'ye tatile gelmiş.
- İyi de oğlum sen programlama bilmiyorsun ki?
- Ya sana göre öyle, ama orada çok değer veriyorlar bildiklerime.
- Hem buradaki gibi değil, orada işler çok uzun sürüyor. Buradaki gibi insanları sık boğaz etmiyorlar, o kadar zaman içerisinde bir şekilde işi bitiriyorsun. Ee parası da iyi...
Oranın gerçekleri var, buranın gerçekleri var.
Aradan geçen zaman içerisinde elbette çok şey değişti ama değişmeyen ve bu yazıya konu olan şey şudur;
Yurt dışında dar bir alan da olsa uzmanlığa önem verilir, Türkiye'de ise az da bilsen çok farklı alanlarda bilgi sahibi olman gerekir.
Bizde bunun karşılığı: "HER ŞEY MÜHENDİSİ" :)
MEHMET ATEŞ
29/12/2024